(Ders ayeti)
”Cehennemliklerin kan ve irininden başka yiyecek yoktur”
Gislin:Cehennem ehlinin, cehennemin sıcaklığından dolayı vücudundan akan irin ve kandır.
Cehennemliklerin yanmalarında hasıl olan şeye taam denmesi kafirleri istihza içindir.Çünkü taam yemek için hazırlanan şeydir. Sarı su ve irin ise yenilmeyen şeydir.
(Ders ayeti)
”Onu ancak hata ediciler yer.”
O ”Gislin” i kasden günah işleyen münkir ve müşrik kimselerden başkası yemez.Ancak o kafirlerdir ki o pis şeyleri yemek mecburiyetinde kalacaklardır.
Sure-i Amme’de şöyle buyuruluyor:
”Orada ne bir serinlik ne de içecek bir şey.Bir kaynar su ve irin içecekler.Bir ceza ki (işledikleri amellere) uygun.”
Cenab- Hak ehli imanın ve ehli küfrün kıyamette görülecek hallerini beyandan sonra insanlara ahiretin ahvalini bildiren Kuran-ı Kerim’in azametini bildirmek üzere buyuruyor ki:
(Der ayeti)
”Artık kasem ederimi gördüklerinize ve görmediklerinize”
Ayeti celilenin başında geçen (lam elif) harfi üç şekilde tefsir edilmiştir.
1-La harfinin sıla olmasıdır ki, zaid demek anlamındadır.Bu tefsire göre mana ”kasem ederim” demektir.
2-La harfinin nafiye olmasıdır ki, Mekke müşriklerinin iftiralarını red için getirilmiştir.Bu tefsire göre de mana:”Hayır iş Mekke müşriklerinin dediği gibi değil.Kasem ederim ki” demek anlamındadır.
3-La lafzı kasemi nefy içindir.Bu durumda da mana şöyle olur:”Şu Kuran-ı Kerim bir Resulun sözüdür.Bu o kadar açıktır ki yeminde ihtiyaç yoktur.”
(Der ayeti)
”Muhakkak o Kuran-ı Kerim, kerim olan bir Resulun kavlidir.”
Ayeti kerimede geçen Resul ile murad Cebrail (aleyhisselam) dır diyenler var ise de Resul ile muradın Resulullah olması tercih olunmuştur.
Kuran-ı Kerim Allah’u Teala’nın Levh-i mahfuzda izhar buyurduğu cihetle Allah’ın kelamıdır.Levhi mahfuzdan semaya ve semadan yeryüzüne inzal edilmesi Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla olmuştur.İnsanlara tebliğ etmesi, imana davet ve insanlara hitaben okunması Peygamber Efendimiz tarafından olmuştur.
(Ders ayeti)
”O bir şair sözü değildir.Siz pek az inanıptasdik ediyorsunuz.
O bir şairin sözü değildir.Çünkü Kuran-ı Kerim şiir çeşitlerinden hiç birisine uymaz.Hiç bir şiir, o kelamı Rabbanideki belegat ve ulviyati haiz olamaz.
(Ders yati)
”Bir kahin sözüde değildir.Siz pek az düşünüyorsunuz.”
Kahinler bir takım müneccimlerdir ki, yıldızlara dayanarak bir takım şeylerden haber verirler.O haberlerin ekserisi doğru değildir.Zanna dayalı, uydurma şeylerden ibarettir.Kuran-ı Kerim ise hakikatin ta kendisidir.Kahin sözü olmaktan münezzehtir.Biraz düşünenler için Kuran’ı Kerimin şiir ve kahin sözüyle ilgili olmadığı derhal anlaşılır.
(Ders ayeti)
”(O kur’anı Kerim) alemlerin Rabbi tarafından indilimiştir.”
Sure-i Şura’da geçen şu ayeti kerime buna münasibtir:
”Bu Kuran muhakkak ve elbette alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.Onu Cebrail (Aleyhisselam) korkutuculardan olasın diye açık bir arap lisanı ile senin kalbine indirmiştir.”(Şura 192-195)
(Ders ayeti)
”Eğer Muhammed (Aleyhisselam) bazı sözler uydurup bize isnad etmeye kalkışsaydı elbette biz onu kuvvetle yakalar ve ondan intikam alırdık, sonra da muhakkak onun kalp damarlarını keserdik.”
Mekke müşrikleri Allah’ın Resulu hakkında:”Muhammed bir şairdir, Kuran onun söylediği şiirlerdir, O bir kahindir sözylediği sözlerle kahinlik yapıyor.” demeleri üzerine bu ayeti celileler nazil olmuştur.Kuran-ı Kerim’in bir şair, bir kahin, bir mecnun sözü olmayıp kelamı ilahiye olduğu Hazreti Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) yalan söylemeye tenezzül etmeyeceği kati olarak beyan buyurulmuştur.
Eğer Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) vahyetmediğimiz bir şeyle üzerimize yalan uydurmuş olsaydı biz onu şiddetle yakalar sonra da onu helak ederdik de:
(Ders ayeti)
”Artık sizden kimse de yoktur ki, ondan men ediciler olabilsinler.”
Hazreti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendi nefsinden bir şey söyleseydi, yahut kendisine vahyolunandan bir harf noksan etse idi insanların en kerimi olduğu halde ona böyle azab edileceği buyrulduğundan gaye, ya kasdi olarak kitabullahtan bir şey değiştirmek isteyenlerin yahut Mevla Teala buyurmadığı halde kendi nefsinden bir takım görüşler öne serip Allah’a atfedenlerin göreceği azab nice olur?
(Ders ayeti)
”Ve şüphe yok ki O Kuran-ı Mübin muttakiler için elbette bir vaazdır.”
Bu Kuran-ı Kerim şirkden ve dünya sevgisinden sakınanlara vaazdır.Onlar bundan faidelenirler.ALLAH-u Teala’ya şerik ittihaz edenler ve dünyaya olan sevgilerinin fazlalığından dolayı dünyaya meyledenler ise, bu Kuran’ı yalanlarlar ve ondan faidelenemezler.Mevla Teala’nın buyurduğu üzere:
(Ders ayeti)
”Ve muhakkak biz elbette biliriz.Şüphe yok ki sizden tekzib edenler vardır. - Ve muhakkak ki O (Kuran) elbette kafirlerin üzerine bir nasihattir.”
Kafirler ahirette müminlerin nail oldukları ecirleri gördükleri zaman, onu tasdik edip iman etmediklerine öyle nadim, öyle pişman olacaklar ki, bu onlar üzerine büyük bir hasret olacaktır.
(Ders ayeti)
”Ve şüphe yok ki o, bila şek gerçek bir hakikattir. - Habibim Rabbini azim simiyle tesbih et.”
Rabbin seni vahyinle ehil kıldığı için ona şükür olmak üzere Rabbını büyük isim ile tesbih et.Yani Allah’ı azim olan ”Sübhanallah” lafzı şerifi ile tesbih et.
Bir hadisi şerifte:
”Sübhanallah mizanı doldurur, Sübhanallahi velhamdülillahi yer ile gök arasını doldurrur.”
Sübhanallahi ve bihamdihi zkri hakkında Efendimiz şöyle buyurur:
”İki kelime vardır ki lisan üzerine çok hafif, mizan üzerinde çok ağır, Allah’a çok sevgili.”
Sure-i Saffat’da şöyle buyrulur:
”Eğer o, çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki onun (balığın) karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.”
Yunus (aleyhisselam) çok tesbih edenlerden olmasa idi balığın karnı ona kabir olacaktı.Bakınız tesbih nasıl faideler veriyor.
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem):”Cennetinize ağaç dikiniz” buyurdu.Sordular:”Ya Resulallah! cennetimize nasıl ağaç dikebiliriz?” Efendimiz buyurdu:”Subhannallahi velhamdülillahi ve la İlahe illallahu vallahuekber diyerek tesbih etmekle” buyurdu.
Çekilen tesbih dünya harf ve ses halinde ahirette ise ağaç sıfatındadır.Öyleyse hakiki hayat yaşamak cennettedir.Vesselam...
”Cehennemliklerin kan ve irininden başka yiyecek yoktur”
Gislin:Cehennem ehlinin, cehennemin sıcaklığından dolayı vücudundan akan irin ve kandır.
Cehennemliklerin yanmalarında hasıl olan şeye taam denmesi kafirleri istihza içindir.Çünkü taam yemek için hazırlanan şeydir. Sarı su ve irin ise yenilmeyen şeydir.
(Ders ayeti)
”Onu ancak hata ediciler yer.”
O ”Gislin” i kasden günah işleyen münkir ve müşrik kimselerden başkası yemez.Ancak o kafirlerdir ki o pis şeyleri yemek mecburiyetinde kalacaklardır.
Sure-i Amme’de şöyle buyuruluyor:
”Orada ne bir serinlik ne de içecek bir şey.Bir kaynar su ve irin içecekler.Bir ceza ki (işledikleri amellere) uygun.”
Cenab- Hak ehli imanın ve ehli küfrün kıyamette görülecek hallerini beyandan sonra insanlara ahiretin ahvalini bildiren Kuran-ı Kerim’in azametini bildirmek üzere buyuruyor ki:
(Der ayeti)
”Artık kasem ederimi gördüklerinize ve görmediklerinize”
Ayeti celilenin başında geçen (lam elif) harfi üç şekilde tefsir edilmiştir.
1-La harfinin sıla olmasıdır ki, zaid demek anlamındadır.Bu tefsire göre mana ”kasem ederim” demektir.
2-La harfinin nafiye olmasıdır ki, Mekke müşriklerinin iftiralarını red için getirilmiştir.Bu tefsire göre de mana:”Hayır iş Mekke müşriklerinin dediği gibi değil.Kasem ederim ki” demek anlamındadır.
3-La lafzı kasemi nefy içindir.Bu durumda da mana şöyle olur:”Şu Kuran-ı Kerim bir Resulun sözüdür.Bu o kadar açıktır ki yeminde ihtiyaç yoktur.”
(Der ayeti)
”Muhakkak o Kuran-ı Kerim, kerim olan bir Resulun kavlidir.”
Ayeti kerimede geçen Resul ile murad Cebrail (aleyhisselam) dır diyenler var ise de Resul ile muradın Resulullah olması tercih olunmuştur.
Kuran-ı Kerim Allah’u Teala’nın Levh-i mahfuzda izhar buyurduğu cihetle Allah’ın kelamıdır.Levhi mahfuzdan semaya ve semadan yeryüzüne inzal edilmesi Cebrail (Aleyhisselam) vasıtasıyla olmuştur.İnsanlara tebliğ etmesi, imana davet ve insanlara hitaben okunması Peygamber Efendimiz tarafından olmuştur.
(Ders ayeti)
”O bir şair sözü değildir.Siz pek az inanıptasdik ediyorsunuz.
O bir şairin sözü değildir.Çünkü Kuran-ı Kerim şiir çeşitlerinden hiç birisine uymaz.Hiç bir şiir, o kelamı Rabbanideki belegat ve ulviyati haiz olamaz.
(Ders yati)
”Bir kahin sözüde değildir.Siz pek az düşünüyorsunuz.”
Kahinler bir takım müneccimlerdir ki, yıldızlara dayanarak bir takım şeylerden haber verirler.O haberlerin ekserisi doğru değildir.Zanna dayalı, uydurma şeylerden ibarettir.Kuran-ı Kerim ise hakikatin ta kendisidir.Kahin sözü olmaktan münezzehtir.Biraz düşünenler için Kuran’ı Kerimin şiir ve kahin sözüyle ilgili olmadığı derhal anlaşılır.
(Ders ayeti)
”(O kur’anı Kerim) alemlerin Rabbi tarafından indilimiştir.”
Sure-i Şura’da geçen şu ayeti kerime buna münasibtir:
”Bu Kuran muhakkak ve elbette alemlerin Rabbi tarafından indirilmiştir.Onu Cebrail (Aleyhisselam) korkutuculardan olasın diye açık bir arap lisanı ile senin kalbine indirmiştir.”(Şura 192-195)
(Ders ayeti)
”Eğer Muhammed (Aleyhisselam) bazı sözler uydurup bize isnad etmeye kalkışsaydı elbette biz onu kuvvetle yakalar ve ondan intikam alırdık, sonra da muhakkak onun kalp damarlarını keserdik.”
Mekke müşrikleri Allah’ın Resulu hakkında:”Muhammed bir şairdir, Kuran onun söylediği şiirlerdir, O bir kahindir sözylediği sözlerle kahinlik yapıyor.” demeleri üzerine bu ayeti celileler nazil olmuştur.Kuran-ı Kerim’in bir şair, bir kahin, bir mecnun sözü olmayıp kelamı ilahiye olduğu Hazreti Muhammed’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) yalan söylemeye tenezzül etmeyeceği kati olarak beyan buyurulmuştur.
Eğer Muhammed (Sallallahu aleyhi ve sellem) vahyetmediğimiz bir şeyle üzerimize yalan uydurmuş olsaydı biz onu şiddetle yakalar sonra da onu helak ederdik de:
(Ders ayeti)
”Artık sizden kimse de yoktur ki, ondan men ediciler olabilsinler.”
Hazreti Resulullah (Sallallahu aleyhi ve sellem) kendi nefsinden bir şey söyleseydi, yahut kendisine vahyolunandan bir harf noksan etse idi insanların en kerimi olduğu halde ona böyle azab edileceği buyrulduğundan gaye, ya kasdi olarak kitabullahtan bir şey değiştirmek isteyenlerin yahut Mevla Teala buyurmadığı halde kendi nefsinden bir takım görüşler öne serip Allah’a atfedenlerin göreceği azab nice olur?
(Ders ayeti)
”Ve şüphe yok ki O Kuran-ı Mübin muttakiler için elbette bir vaazdır.”
Bu Kuran-ı Kerim şirkden ve dünya sevgisinden sakınanlara vaazdır.Onlar bundan faidelenirler.ALLAH-u Teala’ya şerik ittihaz edenler ve dünyaya olan sevgilerinin fazlalığından dolayı dünyaya meyledenler ise, bu Kuran’ı yalanlarlar ve ondan faidelenemezler.Mevla Teala’nın buyurduğu üzere:
(Ders ayeti)
”Ve muhakkak biz elbette biliriz.Şüphe yok ki sizden tekzib edenler vardır. - Ve muhakkak ki O (Kuran) elbette kafirlerin üzerine bir nasihattir.”
Kafirler ahirette müminlerin nail oldukları ecirleri gördükleri zaman, onu tasdik edip iman etmediklerine öyle nadim, öyle pişman olacaklar ki, bu onlar üzerine büyük bir hasret olacaktır.
(Ders ayeti)
”Ve şüphe yok ki o, bila şek gerçek bir hakikattir. - Habibim Rabbini azim simiyle tesbih et.”
Rabbin seni vahyinle ehil kıldığı için ona şükür olmak üzere Rabbını büyük isim ile tesbih et.Yani Allah’ı azim olan ”Sübhanallah” lafzı şerifi ile tesbih et.
Bir hadisi şerifte:
”Sübhanallah mizanı doldurur, Sübhanallahi velhamdülillahi yer ile gök arasını doldurrur.”
Sübhanallahi ve bihamdihi zkri hakkında Efendimiz şöyle buyurur:
”İki kelime vardır ki lisan üzerine çok hafif, mizan üzerinde çok ağır, Allah’a çok sevgili.”
Sure-i Saffat’da şöyle buyrulur:
”Eğer o, çokça tesbih edenlerden olmasa idi, elbette ki onun (balığın) karnında, tekrar dirilecekleri güne kadar kalırdı.”
Yunus (aleyhisselam) çok tesbih edenlerden olmasa idi balığın karnı ona kabir olacaktı.Bakınız tesbih nasıl faideler veriyor.
Efendimiz (Sallallahu aleyhi ve sellem):”Cennetinize ağaç dikiniz” buyurdu.Sordular:”Ya Resulallah! cennetimize nasıl ağaç dikebiliriz?” Efendimiz buyurdu:”Subhannallahi velhamdülillahi ve la İlahe illallahu vallahuekber diyerek tesbih etmekle” buyurdu.
Çekilen tesbih dünya harf ve ses halinde ahirette ise ağaç sıfatındadır.Öyleyse hakiki hayat yaşamak cennettedir.Vesselam...