"O zatlar ki, ALLAH’ın zikri ile kalpleri mutmain olduğu halde iman etmişlerdir. Haberiniz olsun ki, kalpler ancak ALLAH’ın zikriyle mutmain olur.” (Ra’d; 28)
“ALLAH’ı zikretmek, elbette en büyük ibadettir.” (Ankebut; 45)
Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Rabbini zikredenlerle, zikretmeyenlerin misali; diri ile ölü gibidir." (Buhari, Müslim)
ALLAH-u Zülcelal’in zikri, dünya ve dünyanın içindekilerden daha kıymetlidir. Zikir kalbin cilasıdır. İnsanın kalbinin temizlenmesi ve kemale ulaşması için zikirden daha üstün bir şey yoktur. ALLAH’ın zikri insan için kurtuluştur. Onun için Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) sahabe-i kiramlara:
“Size amellerinizin en hayırlısını, ALLAH katında en temiz olanını, derecelerinizi en fazla yükselteni ve sizin için altın ve gümüş infak (ALLAH yolunda harcama) etmekten, düşmanlarınızı muharebe meydanında öldürmekten veya şehit olmanızdan daha hayırlı amelleri haber vereyim mi?” buyurmuş; sahabe-i kiramlar:
“Ver Ya Resulallah!” deyince:
“ALLAH’ın zikridir.” (İbn Mace) diye cevap vermiştir.
Zikir hakkında ne kadar yazılırsa yazılsın, yine de onun fazileti anlatmakla bitirilemez.
Bilindiği gibi Yunus (Aleyhisselam) balığın karnına giripte hatasını anlayınca, ALLAH-u Zülcelal’e ihlâsla yöneldi ve dua etti. ALLAH, bu ihlâslı duayı kabul etti. Balığa vahyederek Yunus'u kenara atmasını emretti. Hz. Yûnus (Aleyhisselam) böylece karanlığa, fırtınaya, kabaran denize, kendisini yutan balığa rağmen kurtuluşa erdi. Âyette, onun duasının kabul edilmesi, Rabbine yaptığı tesbihatla îzah edilmiştir:
"Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi, insanlarn tekrar diriltilecekleri güne kadar balığın karnında kalacaktı." (Saffat; 143-144)
Bildirildiğine göre, Hz. Musa (Aleyhisselam) ALLAH-u Zülcelal’e:
“Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?” diye sordu. ALLAH-u Zülcelal:
“Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alamet bağışlarım.” buyurdu. Hz. Musa (Aleyhisselam):
“Ya Rabbi! Bu alametler nedir?” deyince, ALLAH-u Zülcelal şöyle buyurdu:
“Ey Musa! Birinci alamet olarak ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık nefret ettiğim kula da iki alamet veririm. Birinci alamet olarak beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu nefsinin arzuları ile baş başa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasında azabıma ve belalarıma çarpılsın.”
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere ALLAH-u Zülcelal’in zikri insan için her şeyden daha hayırlıdır. ALLAH’ın zikri ile bu kadar menfaatler kazanılırken, onun zikrini yapmamak akıbetin kötü olacağına alamettir.
*) İnsanın nefsi ile arasındaki ilişki, ticari ortaklığa benzer. Nasıl ki ortaklar her işten sonra birbirleriyle hesaplaşır, kar ettiklerinde de birbirlerini daha iyisi için teşvik ederlerse, mü’min de ticaret ortağı gibi her akşam nefsiyle hesaplaşmalıdır. ALLAH-u Zülcelal’in razı olduğu bu salih ameli yaptığından dolayı ona, haşr, mizan ve sırat köprüsünden başarıyla geçeceğini, ALLAH-u Zülcelal’in kullarına karşı çok lütufkar olduğunu (Şura; 19) ve cennet ni’metlerini hatırlatıp daha iyisini yapması için teşvik etmelidir. Tevfik verip lütufta bulunduğu içinde ALLAH-u Zülcelal’e hamd ve şükür etmelidir.
Madem ki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal!.. Madem ki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen"
“ALLAH’ı zikretmek, elbette en büyük ibadettir.” (Ankebut; 45)
Hz. Peygamber (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
"Rabbini zikredenlerle, zikretmeyenlerin misali; diri ile ölü gibidir." (Buhari, Müslim)
ALLAH-u Zülcelal’in zikri, dünya ve dünyanın içindekilerden daha kıymetlidir. Zikir kalbin cilasıdır. İnsanın kalbinin temizlenmesi ve kemale ulaşması için zikirden daha üstün bir şey yoktur. ALLAH’ın zikri insan için kurtuluştur. Onun için Peygamber Efendimiz (Sallallahu Aleyhi Ve Sellem) sahabe-i kiramlara:
“Size amellerinizin en hayırlısını, ALLAH katında en temiz olanını, derecelerinizi en fazla yükselteni ve sizin için altın ve gümüş infak (ALLAH yolunda harcama) etmekten, düşmanlarınızı muharebe meydanında öldürmekten veya şehit olmanızdan daha hayırlı amelleri haber vereyim mi?” buyurmuş; sahabe-i kiramlar:
“Ver Ya Resulallah!” deyince:
“ALLAH’ın zikridir.” (İbn Mace) diye cevap vermiştir.
Zikir hakkında ne kadar yazılırsa yazılsın, yine de onun fazileti anlatmakla bitirilemez.
Bilindiği gibi Yunus (Aleyhisselam) balığın karnına giripte hatasını anlayınca, ALLAH-u Zülcelal’e ihlâsla yöneldi ve dua etti. ALLAH, bu ihlâslı duayı kabul etti. Balığa vahyederek Yunus'u kenara atmasını emretti. Hz. Yûnus (Aleyhisselam) böylece karanlığa, fırtınaya, kabaran denize, kendisini yutan balığa rağmen kurtuluşa erdi. Âyette, onun duasının kabul edilmesi, Rabbine yaptığı tesbihatla îzah edilmiştir:
"Eğer çok tesbih edenlerden olmasa idi, insanlarn tekrar diriltilecekleri güne kadar balığın karnında kalacaktı." (Saffat; 143-144)
Bildirildiğine göre, Hz. Musa (Aleyhisselam) ALLAH-u Zülcelal’e:
“Ya Rabbi! Senin sevdiklerini, sevmediklerinden nasıl ayırt edeceğim?” diye sordu. ALLAH-u Zülcelal:
“Ey Musa! Ben sevdiklerime iki alamet bağışlarım.” buyurdu. Hz. Musa (Aleyhisselam):
“Ya Rabbi! Bu alametler nedir?” deyince, ALLAH-u Zülcelal şöyle buyurdu:
“Ey Musa! Birinci alamet olarak ona beni zikretmeyi ilham ederim de böylece göklerde ve yeryüzünde onu anarım. İkinci alamet olarak da onu haramlardan ve gazabımdan uzak tutarım ki, azabıma ve belama çarpılmasın. Buna karşılık nefret ettiğim kula da iki alamet veririm. Birinci alamet olarak beni zikretmeyi unuttururum. İkinci alamet olarak da onu nefsinin arzuları ile baş başa bırakırım ki, haramlarıma düşerek gazabıma uğrasında azabıma ve belalarıma çarpılsın.”
Bütün bunlardan anlaşılacağı üzere ALLAH-u Zülcelal’in zikri insan için her şeyden daha hayırlıdır. ALLAH’ın zikri ile bu kadar menfaatler kazanılırken, onun zikrini yapmamak akıbetin kötü olacağına alamettir.
*) İnsanın nefsi ile arasındaki ilişki, ticari ortaklığa benzer. Nasıl ki ortaklar her işten sonra birbirleriyle hesaplaşır, kar ettiklerinde de birbirlerini daha iyisi için teşvik ederlerse, mü’min de ticaret ortağı gibi her akşam nefsiyle hesaplaşmalıdır. ALLAH-u Zülcelal’in razı olduğu bu salih ameli yaptığından dolayı ona, haşr, mizan ve sırat köprüsünden başarıyla geçeceğini, ALLAH-u Zülcelal’in kullarına karşı çok lütufkar olduğunu (Şura; 19) ve cennet ni’metlerini hatırlatıp daha iyisini yapması için teşvik etmelidir. Tevfik verip lütufta bulunduğu içinde ALLAH-u Zülcelal’e hamd ve şükür etmelidir.
Madem ki hırsızlık ediyorsun, bari lâtif inciyi çal!.. Madem ki hamallık ediyorsun, bari yüce bir yük yüklen"