“Ve izzetli, hürmetli, akıllı, gayretli, şefkatli, güzel yüzlü, şirin sözlü, melek huylu, çelebi kollu, nazik belli, şirin yıldızlı, has ve talihim, oğlum annesi, gönlüm cânânesi, inci tanesi hatunum ve hanımım küçük kadın Zeliha Hatun huzuruna. Candan selâmlar ve gönülden dualar edip, ol mülayim hatırın kat kat sual ederiz. Allah’ın birliğine emanet veririz.
Benim küçük kadınım, benim emektarım. Ne keyiftesin, ne haldesin ne demdesin? Neyliyorsun, ne işliyorsun? İyi misin, hoş musun? ALLAH yardımcın olsun. Kendin uşak (küçük) iken uşak hizmetine düştün. ALLAH emeklerini zayi etmesin. ALLAH seni bana bağışlasın. Bir dahi dünya gözü ile görüşmek müyesser eylesin, âmin!
Aceb cihanda senin gibi var mıdır? Zeliha’m, Zeliha’m! O tatlı canını sevim, o tatlı bakışlarını sevim. Hiç fikrimden gitmezsin. Böylece ayan gönlümde durursun.
Maşallah, maşallah! Benim nazlı aşı-kım, senin için yollarda ve İstanbul’da besteler yazıyorum; öğreniyorum ki inşaal-lah gelende seninle ses sese verelim de çok türlü besteler, güzel kitaplar okuyalım. ALLAH Teâlâ’ya âşık olalım, safâlar edelim...“
Benim küçük kadınım, benim emektarım. Ne keyiftesin, ne haldesin ne demdesin? Neyliyorsun, ne işliyorsun? İyi misin, hoş musun? ALLAH yardımcın olsun. Kendin uşak (küçük) iken uşak hizmetine düştün. ALLAH emeklerini zayi etmesin. ALLAH seni bana bağışlasın. Bir dahi dünya gözü ile görüşmek müyesser eylesin, âmin!
Aceb cihanda senin gibi var mıdır? Zeliha’m, Zeliha’m! O tatlı canını sevim, o tatlı bakışlarını sevim. Hiç fikrimden gitmezsin. Böylece ayan gönlümde durursun.
Maşallah, maşallah! Benim nazlı aşı-kım, senin için yollarda ve İstanbul’da besteler yazıyorum; öğreniyorum ki inşaal-lah gelende seninle ses sese verelim de çok türlü besteler, güzel kitaplar okuyalım. ALLAH Teâlâ’ya âşık olalım, safâlar edelim...“