42. Akidenizi sağlamlaştırınız. Tevhid ve şirki çok iyi öğreniniz. Ki akaid esastır. Dininizi buz üzerine bina etmeyiniz. Babanızdan kaldığı, duyduğunuz gibi değil, ALLAH'ın istediği gibi inanınız. Akide ayrımında ALLAH'a iman, tağutu inkar ölçüsünü esas alınız. Bu, Kur'anî bir ölçüdür.
43. îmanı ilgilendirmeyen meseleleri iman konusu etmeyiniz ki akide sulandırılmış olmasın. Eğer siz akidenizin sınırlarında sürekli nöbet beklemezseniz, görünen ve görünmeyen düşmanlarınız akidenizi tarumar edecek, onun sınırlarını tanınmaz hale getirecektir.
44. Muvahhid olunuz. Tevhid, varlığın hem illeti hem gayesidir. Herşey O'ndandır ve herşey O'na döndürülecektir. Çokta teki görünüz, kesrette vahdeti yakalayınız. "Lailahe illallah" evrensel tevhidin en özlü ifadesidir. Kâinata tevhid nazarıyla bakınız.
45. Tevhid akidenizdir. ALLAH'a iman, sahte tanrıları inkar ile tamamlanır. İmanınızı, şirk enkazı üzerine bina etmeyiniz.
46. İyi biliniz ki şirk; mutlak batıl değil, içine hak karışmış batıldır. Yani şirk bir hak-batıl şirketidir. Şirkin içerisinde haktan bir parça olması onu mazur gösteremez. Bir kazan bala bir bardak pislik döküliirse oranına bakılmadan tümü atılır.
47. Yalnız ALLAH'tan korkunuz ve başka hiç bir şeyden korkmayınız. Bu, korkuda tevhiddir ve tevhidin bir parçasıdır. ALLAH'tan başkasından korkmanız, korktuğunuzu başınıza musallat eder.
48. Daima korku ile ümid arasında bulununuz. Korkuda, sevgide ve ümitte tevhidden ayrılmayınız. İyi biliniz ki ALLAH'tan başkasından korkan iki kez cezalandırılır: I) Korkunun kendisi bir cezadır. II) Korktuğunuz başınıza gelir. Korku, sevgi ve ümidin üçünü birden ALLAH dışında bir varlıkta toplamak, o varlığı ALLAH'a ortak koşmakla eş anlamlıdır, şirktir.
49. En çok ALLAH'ı seviniz. Bu, sevgide tevhiddir. Hiçbir şeyi ALLAH'ı sever gibi sevmeyiniz, sevgide şirk koşmuş olursunuz. Bu sadece imanınızı zedelemez, aynı zamanda sevdiğinizi de elinizden kaçırırsınız. Çünkü ALLAH kıskançtır (Gayur). Kulunun kendi hakkı olan sevgiyi başkalarına tahsis etmesine razı olmaz.
50. ALLAH'a dayanınız ve yalnız O'ndan yardım bekleyiniz. "Hasbünallahu ve ni'me'1-ve-kil: ALLAH bize yeter, O ne güzel vekildir" parolası şiarınız olsun. Bu ümitte tevhiddir. ALLAH'tan ummak kendi başına bir duadır. Kul'a yaslananlar çabuk yıkılırlar.
51. Mülkün hakiki sahibinin ALLAH olduğunu bir an hatırdan çıkarmayınız. Bu mülkte tevhiddir. İnsanların mülk üzerinde hak iddiası mecazidir. Mülkün gerçek sahibi ALLAH'tır. İnsanlara emanet etmiştir. Emanete ihanet eden, hainlerin uğradığı cezaya çarptırılır.
52. Hükmü yalnızca ALLAH'a tahsis ediniz. Bu hükümde tevhiddir. Hakimiyet kayıtsız şartsız O'nundur. Mutlak hüküm sahibi O'dur. O'nun mutlak hüküm kuyuculuğunu kabul etmeyenler, O'nu inkar etmiş sayılırlar. O, hakimiyetini, kendisine halife kıldığı insanlık eliyle kullanır. O'nun hakimiyeti göklerde de yerde de geçerlidir. O'nun indirdiğiyle hükmetmeyenler fasıkların, zalimlerin ve kafirlerin ta kendileridir.
53. Ölüm ve hayat O'nun elindedir. Öldüren ve yaşatan O'dur. Bu da tevhidin bir parçasıdır. Bu inanç insanları ölüm kâbusundan kurtarıp onlara emniyet ve güvenlik duygusu verir.
54. Başarı ALLAH'tandır. Başarıyı mutlak mânâda kelle sayısına, maddi güce vesaireye bağlayarak ALLAH'ı hesaba katmamak bir akide zaafıdır. ALLAH'ın başarı için koyduğu sünnetlere uymadan basan beklemek de ALLAH'ı hakkıyla tanımamak demektir. O, başarı için koyduğu evrensel kurallara riayet eden herkese başarıyı ihsan eder.
55. Rızık ALLAH'tandır. ALLAH rızkı elde etmeyi bir kurala (sünnet) bağlamıştır. Açlık korkusu, açlığın kendisinden bin beterdir. ALLAH'ın koyduğu evrensel kurallar olan "sünnetullah"a sarılan herkes çalıştığının karşılığını alır. Bu karşılık verilirken inancına değil, hak edip etmediğine bakılır. ALLAH yolunda harcayınca malın azalacağını zannetmek, rızıkta tevhidin olmayışının bir sonucudur.
56. "Ümmetiniz bir tek ümmettir." Bu bir tek ümmeti parçalayan tüm tavır ve davranışlardan uzak durunuz. Tefrika çıkarmak şirkin sosyal çeşididir. Tevhidin toplumsal boyutta tezahürüne vahdet denir. Vahdeti, yalnızca muvahhid olma vasfını kazanmış Müslümanlar oluşturabilir.
57. İnsanın üç temel boyutu olan duygu, düşünce ve eylem dengesini adil bir biçimde kurunuz. Denge, müslümanın tavrı olmalıdır. Korku-ümit dengesi, dünya-ahiret dengesi, zâhir-bâtın dengesi, bölgesellik-evrensellik dengesi, akıl-iman dengesi, bilim-din dengesi, birey-toplum dengesi, sevgi-nefret dengesi bunlardan birkaçı.
58. Kur'an bu ümmeti "dengeli/vasat" olmakla tavsif etmektedir. Fikrî, akidevî, ahlakî, amelî dengeyi bireysel planda dahi kuramamış olanlar, dengenin öbür adı olan İslam'ı insanlığa nasıl taşıyacaklar?
59. Muvahhid Müslüman, Lailahe illallah diyen ve bunun bedelini ödemeye hazır olandır.
60. Muvahhid Müslüman, ALLAH'ın dostlarını seven ve sevdiklerine cennet kesilen; ALLAH'ın düşmanlarına kızan ve kızdı mı cehennem kesilendir.
61. Muvahhid Müslüman, kendi kendine yeterli olmadığının her saniye bilincinde olan, Rab olarak yalnızca ALLAH'ı tanıyıp O'nun sıfatlarını hiçbir mahluka vermeyendir.
62. Muvahhid Müslüman, kayıtsız şartsız O'na teslim olan ve "ben alemlerin Rabbine teslim oldum" diyendir.
63. Muvahhid Müslüman, kalbî, kavlî, amelî, siyasî, fikrî, ahlakî her türlü şirkten uzak durandır.
64. Muvahhid Müslüman, zerreden kürreye, habbeden kubbeye, damladan okyanusa, atomdan evrene, baktığı herbir şeyde ALLAH'ın kudretini, vahdaniyetini, adaletini ve hikmetini gören kimsedir.
65. Beden ülkenizin başkenti olan yüreğinizde imanınızı iktidar ediniz. Yüreğinizi daru'1-İslam kılınız. Unutmayınız ki yüreğini daru'l-İslam edemeyenler, evlerini ve vatanlarını hiç edemezler.
66. İmanın iktidar olmadığı bir yürekte şeytan ihtilal yapar ve iktidarını kurar. Ancak bu iktidara zemin hazırlayan el-ayak, göz-kulak, dil-dudak gibi organlardır. Bunlar şeytanın iktidar savaşında kullanacağı lojistik destek için günahtan mermi imal ederler. Eğer bu organlar imanın iktidarı için çalışırsa yürek başkentindeki iktidar savaşından iman galip çıkacaktır.
67. "İç savaş" ölünceye dek sürecektir. Şeytanla hiçbir zaman ateşkes ilan etmeyiniz. "Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır." Nefsinizi/kendinizi temize çıkarmaya çalışmayınız, "kuşkusuz nefis kötülüğü emreder." Yürek ülkenizde iman ile şeytan'ın ebedi savaşında imana salih amellerden lojistik destek sağlayınız. Unutmayınız ki "cennet, insan nefsinin sevmediği şeylerle kuşatılmışıtır."
68. "Canım istiyor" dediğiniz şeyi, nefsinizin mi, imanınızın mı istediğini iyi kontrol ediniz. Beden ülkenizin yürek başkentinde imanı iktidar etmek için ona destek veriniz. Eğer bedenin başkenti kalp düşerse taşrası el-ayak, göz-kulak, dil-dudak hep o iktidarın emrine girer ve artık ona çalışır. Söz geçiremezsiniz.
69. Kalbiniz imanınızın mezarı değil, sarayı olsun. İmanınızı iktidarsız etmeyiniz. Yüreğe hapsedilmiş iktidarsız bir imanın size ne yaran olur?
43. îmanı ilgilendirmeyen meseleleri iman konusu etmeyiniz ki akide sulandırılmış olmasın. Eğer siz akidenizin sınırlarında sürekli nöbet beklemezseniz, görünen ve görünmeyen düşmanlarınız akidenizi tarumar edecek, onun sınırlarını tanınmaz hale getirecektir.
44. Muvahhid olunuz. Tevhid, varlığın hem illeti hem gayesidir. Herşey O'ndandır ve herşey O'na döndürülecektir. Çokta teki görünüz, kesrette vahdeti yakalayınız. "Lailahe illallah" evrensel tevhidin en özlü ifadesidir. Kâinata tevhid nazarıyla bakınız.
45. Tevhid akidenizdir. ALLAH'a iman, sahte tanrıları inkar ile tamamlanır. İmanınızı, şirk enkazı üzerine bina etmeyiniz.
46. İyi biliniz ki şirk; mutlak batıl değil, içine hak karışmış batıldır. Yani şirk bir hak-batıl şirketidir. Şirkin içerisinde haktan bir parça olması onu mazur gösteremez. Bir kazan bala bir bardak pislik döküliirse oranına bakılmadan tümü atılır.
47. Yalnız ALLAH'tan korkunuz ve başka hiç bir şeyden korkmayınız. Bu, korkuda tevhiddir ve tevhidin bir parçasıdır. ALLAH'tan başkasından korkmanız, korktuğunuzu başınıza musallat eder.
48. Daima korku ile ümid arasında bulununuz. Korkuda, sevgide ve ümitte tevhidden ayrılmayınız. İyi biliniz ki ALLAH'tan başkasından korkan iki kez cezalandırılır: I) Korkunun kendisi bir cezadır. II) Korktuğunuz başınıza gelir. Korku, sevgi ve ümidin üçünü birden ALLAH dışında bir varlıkta toplamak, o varlığı ALLAH'a ortak koşmakla eş anlamlıdır, şirktir.
49. En çok ALLAH'ı seviniz. Bu, sevgide tevhiddir. Hiçbir şeyi ALLAH'ı sever gibi sevmeyiniz, sevgide şirk koşmuş olursunuz. Bu sadece imanınızı zedelemez, aynı zamanda sevdiğinizi de elinizden kaçırırsınız. Çünkü ALLAH kıskançtır (Gayur). Kulunun kendi hakkı olan sevgiyi başkalarına tahsis etmesine razı olmaz.
50. ALLAH'a dayanınız ve yalnız O'ndan yardım bekleyiniz. "Hasbünallahu ve ni'me'1-ve-kil: ALLAH bize yeter, O ne güzel vekildir" parolası şiarınız olsun. Bu ümitte tevhiddir. ALLAH'tan ummak kendi başına bir duadır. Kul'a yaslananlar çabuk yıkılırlar.
51. Mülkün hakiki sahibinin ALLAH olduğunu bir an hatırdan çıkarmayınız. Bu mülkte tevhiddir. İnsanların mülk üzerinde hak iddiası mecazidir. Mülkün gerçek sahibi ALLAH'tır. İnsanlara emanet etmiştir. Emanete ihanet eden, hainlerin uğradığı cezaya çarptırılır.
52. Hükmü yalnızca ALLAH'a tahsis ediniz. Bu hükümde tevhiddir. Hakimiyet kayıtsız şartsız O'nundur. Mutlak hüküm sahibi O'dur. O'nun mutlak hüküm kuyuculuğunu kabul etmeyenler, O'nu inkar etmiş sayılırlar. O, hakimiyetini, kendisine halife kıldığı insanlık eliyle kullanır. O'nun hakimiyeti göklerde de yerde de geçerlidir. O'nun indirdiğiyle hükmetmeyenler fasıkların, zalimlerin ve kafirlerin ta kendileridir.
53. Ölüm ve hayat O'nun elindedir. Öldüren ve yaşatan O'dur. Bu da tevhidin bir parçasıdır. Bu inanç insanları ölüm kâbusundan kurtarıp onlara emniyet ve güvenlik duygusu verir.
54. Başarı ALLAH'tandır. Başarıyı mutlak mânâda kelle sayısına, maddi güce vesaireye bağlayarak ALLAH'ı hesaba katmamak bir akide zaafıdır. ALLAH'ın başarı için koyduğu sünnetlere uymadan basan beklemek de ALLAH'ı hakkıyla tanımamak demektir. O, başarı için koyduğu evrensel kurallara riayet eden herkese başarıyı ihsan eder.
55. Rızık ALLAH'tandır. ALLAH rızkı elde etmeyi bir kurala (sünnet) bağlamıştır. Açlık korkusu, açlığın kendisinden bin beterdir. ALLAH'ın koyduğu evrensel kurallar olan "sünnetullah"a sarılan herkes çalıştığının karşılığını alır. Bu karşılık verilirken inancına değil, hak edip etmediğine bakılır. ALLAH yolunda harcayınca malın azalacağını zannetmek, rızıkta tevhidin olmayışının bir sonucudur.
56. "Ümmetiniz bir tek ümmettir." Bu bir tek ümmeti parçalayan tüm tavır ve davranışlardan uzak durunuz. Tefrika çıkarmak şirkin sosyal çeşididir. Tevhidin toplumsal boyutta tezahürüne vahdet denir. Vahdeti, yalnızca muvahhid olma vasfını kazanmış Müslümanlar oluşturabilir.
57. İnsanın üç temel boyutu olan duygu, düşünce ve eylem dengesini adil bir biçimde kurunuz. Denge, müslümanın tavrı olmalıdır. Korku-ümit dengesi, dünya-ahiret dengesi, zâhir-bâtın dengesi, bölgesellik-evrensellik dengesi, akıl-iman dengesi, bilim-din dengesi, birey-toplum dengesi, sevgi-nefret dengesi bunlardan birkaçı.
58. Kur'an bu ümmeti "dengeli/vasat" olmakla tavsif etmektedir. Fikrî, akidevî, ahlakî, amelî dengeyi bireysel planda dahi kuramamış olanlar, dengenin öbür adı olan İslam'ı insanlığa nasıl taşıyacaklar?
59. Muvahhid Müslüman, Lailahe illallah diyen ve bunun bedelini ödemeye hazır olandır.
60. Muvahhid Müslüman, ALLAH'ın dostlarını seven ve sevdiklerine cennet kesilen; ALLAH'ın düşmanlarına kızan ve kızdı mı cehennem kesilendir.
61. Muvahhid Müslüman, kendi kendine yeterli olmadığının her saniye bilincinde olan, Rab olarak yalnızca ALLAH'ı tanıyıp O'nun sıfatlarını hiçbir mahluka vermeyendir.
62. Muvahhid Müslüman, kayıtsız şartsız O'na teslim olan ve "ben alemlerin Rabbine teslim oldum" diyendir.
63. Muvahhid Müslüman, kalbî, kavlî, amelî, siyasî, fikrî, ahlakî her türlü şirkten uzak durandır.
64. Muvahhid Müslüman, zerreden kürreye, habbeden kubbeye, damladan okyanusa, atomdan evrene, baktığı herbir şeyde ALLAH'ın kudretini, vahdaniyetini, adaletini ve hikmetini gören kimsedir.
65. Beden ülkenizin başkenti olan yüreğinizde imanınızı iktidar ediniz. Yüreğinizi daru'1-İslam kılınız. Unutmayınız ki yüreğini daru'l-İslam edemeyenler, evlerini ve vatanlarını hiç edemezler.
66. İmanın iktidar olmadığı bir yürekte şeytan ihtilal yapar ve iktidarını kurar. Ancak bu iktidara zemin hazırlayan el-ayak, göz-kulak, dil-dudak gibi organlardır. Bunlar şeytanın iktidar savaşında kullanacağı lojistik destek için günahtan mermi imal ederler. Eğer bu organlar imanın iktidarı için çalışırsa yürek başkentindeki iktidar savaşından iman galip çıkacaktır.
67. "İç savaş" ölünceye dek sürecektir. Şeytanla hiçbir zaman ateşkes ilan etmeyiniz. "Şeytan sizin apaçık düşmanınızdır." Nefsinizi/kendinizi temize çıkarmaya çalışmayınız, "kuşkusuz nefis kötülüğü emreder." Yürek ülkenizde iman ile şeytan'ın ebedi savaşında imana salih amellerden lojistik destek sağlayınız. Unutmayınız ki "cennet, insan nefsinin sevmediği şeylerle kuşatılmışıtır."
68. "Canım istiyor" dediğiniz şeyi, nefsinizin mi, imanınızın mı istediğini iyi kontrol ediniz. Beden ülkenizin yürek başkentinde imanı iktidar etmek için ona destek veriniz. Eğer bedenin başkenti kalp düşerse taşrası el-ayak, göz-kulak, dil-dudak hep o iktidarın emrine girer ve artık ona çalışır. Söz geçiremezsiniz.
69. Kalbiniz imanınızın mezarı değil, sarayı olsun. İmanınızı iktidarsız etmeyiniz. Yüreğe hapsedilmiş iktidarsız bir imanın size ne yaran olur?