138. Adil olunuz. Adalet hükmün ve yönetmenin ruhudur. Gerek nefsin, gerek dostun, gerek düşmanın hakkında hüküm verirken şiarınız "adalet" olsun. Adil olma vasfını yitiren emniyet ve güvenilirliğini yitirmiştir. Bunları yitiren ise sadece ismen "mü'min"dir.
139. Adil olmak hikmeti gerektirir. Karşıtı zulümdür. Zulüm bir şeyi yerinden etmektir. Hikmetse bir şeyi yerine koymaktır, İnsanlar adaletsizliği, daha çok sevdiklerine ve kızdıklarına karşı yaparlar. Sevdikleri zaman onun hatalarını görmez, göremez ve tabiatıyla düzeltemezler. Kızdıkları zaman da o kimsenin iyi taraflarını görmezler, göremezler ve dolayısıyla örnek alamazlar. Her ikisi de adaletsizliktir, dengesizliktir. Gözü kör eden bir sevgi ya da nefret, sahibi için onmaz bir felakettir.
140. Kimliği ne olursa olsun mazlumu savunmayı hayatınızın en değişmez şiarları arasına yerleştiriniz. Adalet tutkunuz, itidal düsturunuz, hakikat taassubunuz, zulüm düşmanınız, zalim hasmınız olsun.
141. İlle de zalim ve mazlum olmak gibi iki seçenekten birine zorlanmışsamz zalim olmayı değil mazlum olmayı seçiniz. "Bizden" gerekçesiyle zalimi savunup zulmü onaylamayınız, isterse kardeşiniz olsun. "Onlardan" gerekçesiyle zulme duyarsız kalmayınız, isterse düşmanınız olsun.
142. Elinizin altındakilere karşı âdil olunuz. Patronsanız adalet servetinizin temeli, rnalikseniz adalet mülkünüzün temeli, aile reisiyseniz adalet ailenizin temeli, imamsanız adalet cemaatinizin temelidir.
143. "Zalimse de mazlumsa da kardeşinize yardımcı olunuz." Mazluma yardımcı olmak ona yapılan zulme engel olmaktır. Zulmeden kardeşiniz ise ona nasıl yardımcı olursunuz? Elbette onun zulmüne engel olarak. Bu, kardeşlik görevinizdir.
144. Zulme seyirci ve sessiz kalmak Peygamber diliyle "şeytan" olmaktır, hem de "dilsiz şeytan"... Dilsiz şeytan olmaya rıza göstermeyiniz. Unutmayınız ki zaruret halinde İslam haddi aşmadan içki içmeye de, domuz eti yemeye de ruhsat vermiştir. Ama zaruret halinde zulme izin vermemiştir. "Devletin bekası için" işkenceyi mazur gösterenler, ALLAH'ın gazabına uğrarlar. ALLAH bir kutsi hadiste "Zulmü kendime bile haram ettim" buyurmaktadır.
139. Adil olmak hikmeti gerektirir. Karşıtı zulümdür. Zulüm bir şeyi yerinden etmektir. Hikmetse bir şeyi yerine koymaktır, İnsanlar adaletsizliği, daha çok sevdiklerine ve kızdıklarına karşı yaparlar. Sevdikleri zaman onun hatalarını görmez, göremez ve tabiatıyla düzeltemezler. Kızdıkları zaman da o kimsenin iyi taraflarını görmezler, göremezler ve dolayısıyla örnek alamazlar. Her ikisi de adaletsizliktir, dengesizliktir. Gözü kör eden bir sevgi ya da nefret, sahibi için onmaz bir felakettir.
140. Kimliği ne olursa olsun mazlumu savunmayı hayatınızın en değişmez şiarları arasına yerleştiriniz. Adalet tutkunuz, itidal düsturunuz, hakikat taassubunuz, zulüm düşmanınız, zalim hasmınız olsun.
141. İlle de zalim ve mazlum olmak gibi iki seçenekten birine zorlanmışsamz zalim olmayı değil mazlum olmayı seçiniz. "Bizden" gerekçesiyle zalimi savunup zulmü onaylamayınız, isterse kardeşiniz olsun. "Onlardan" gerekçesiyle zulme duyarsız kalmayınız, isterse düşmanınız olsun.
142. Elinizin altındakilere karşı âdil olunuz. Patronsanız adalet servetinizin temeli, rnalikseniz adalet mülkünüzün temeli, aile reisiyseniz adalet ailenizin temeli, imamsanız adalet cemaatinizin temelidir.
143. "Zalimse de mazlumsa da kardeşinize yardımcı olunuz." Mazluma yardımcı olmak ona yapılan zulme engel olmaktır. Zulmeden kardeşiniz ise ona nasıl yardımcı olursunuz? Elbette onun zulmüne engel olarak. Bu, kardeşlik görevinizdir.
144. Zulme seyirci ve sessiz kalmak Peygamber diliyle "şeytan" olmaktır, hem de "dilsiz şeytan"... Dilsiz şeytan olmaya rıza göstermeyiniz. Unutmayınız ki zaruret halinde İslam haddi aşmadan içki içmeye de, domuz eti yemeye de ruhsat vermiştir. Ama zaruret halinde zulme izin vermemiştir. "Devletin bekası için" işkenceyi mazur gösterenler, ALLAH'ın gazabına uğrarlar. ALLAH bir kutsi hadiste "Zulmü kendime bile haram ettim" buyurmaktadır.