145. Kötü çevreden yılandan sakınır gibi sakınınız. Unutmayınız ki kötü çevre, engerek yılanından daha beter zehirler.
146. İnsan hayatı her zaman sakin değildir. Bazen bu denizde fırtınalar kopar. Böylesi durumlarda size, sığınılacak bir liman olacak dostlar edininiz. Öyle dostlar ki? düştüğünüzde kaldıracak, tökezlediğinizde tutacak ve hatta dizleriniz tutmaz olduğunda sırtına alacak...
147. Bireysel saldırıya bireysel savunma yapabilirsiniz. Ancak toplumsal saldırıya karşı bireysel savunma işlemez. Toplumsal savunma yapabilmek için karşı-toplum oluşturmak zorundasınız. Caddelerin, yığınların ruhunuzun üzerindeki olumsuz etkisinden arınmak için, vizesiz, pasaportsuz kendinizi kaldırıp atacağınız gönül okyanusları tedarik ediniz.
148. Müslüman girdiği çevreye uyan değil, girdiği çevreyi inancına uydurandır. Bu anlamda etken ve etkin insandır. Eğer etken olabiliyorsanız, imanınız iktidarda demektir.
149. Kötülüğü yaşayarak öğrenmeye kalkmayınız. Bu, ölümü denemeye benzer. "Bir kez ölümü deneyeyim, eğer hoşuma gitmezse bir daha ölmem" diyemezsiniz. Günah denenmez. Herkes için kötü olan, sizin için de kötüdür. Kötünün ve iyinin belirlenmesinde ALLAH'a itimadınız tam olsun. Zaten iman da bu değil midir?
150. Sadece insanî değil tabiî çevrenize de ihtimam gösteriniz. Biliniz ki tabiatla aynı dine mensupsunuz. Onlar şuursuz din kardeşlerinizdir. Bir ağacı keserek kıyamına, gereksiz yere zararsız bir hayvanı telef ederek rükuuna, bir bardak suyu israf ederek secdesine engel olmayınız. Doğal çevre ALLAH'ın size emanetidir, ona ihanet emeyiniz.
151. Dünyadaki tüm rezervler gerçek bir "rızık"tır. Rızkınızı kesbetmek helal, israf etmek haramdır. Irmak kıyısında abdest alırken dahi suyu israf etmemeyi öğütleyen bir din olan İslam'ın bu hassasiyetinin dünyevi hikmeti, tüm nüfusu yaklaşık 80 milyon olan 1400 yıl önceki dünyada bilinemezdi. Bu hikmet günümüzde olanca çıplaklığıyla kendini göstermektedir. Öyle ki, parasını ödeyerek dahi olsa, bir İstanbullu'nun israf ettiği bir kova su, bir başka ailenin hakkına tecavüz olabilmekte, dolayısıyla israfın haramlığının hikmeti hayatımızda tecelli etmektedir.
146. İnsan hayatı her zaman sakin değildir. Bazen bu denizde fırtınalar kopar. Böylesi durumlarda size, sığınılacak bir liman olacak dostlar edininiz. Öyle dostlar ki? düştüğünüzde kaldıracak, tökezlediğinizde tutacak ve hatta dizleriniz tutmaz olduğunda sırtına alacak...
147. Bireysel saldırıya bireysel savunma yapabilirsiniz. Ancak toplumsal saldırıya karşı bireysel savunma işlemez. Toplumsal savunma yapabilmek için karşı-toplum oluşturmak zorundasınız. Caddelerin, yığınların ruhunuzun üzerindeki olumsuz etkisinden arınmak için, vizesiz, pasaportsuz kendinizi kaldırıp atacağınız gönül okyanusları tedarik ediniz.
148. Müslüman girdiği çevreye uyan değil, girdiği çevreyi inancına uydurandır. Bu anlamda etken ve etkin insandır. Eğer etken olabiliyorsanız, imanınız iktidarda demektir.
149. Kötülüğü yaşayarak öğrenmeye kalkmayınız. Bu, ölümü denemeye benzer. "Bir kez ölümü deneyeyim, eğer hoşuma gitmezse bir daha ölmem" diyemezsiniz. Günah denenmez. Herkes için kötü olan, sizin için de kötüdür. Kötünün ve iyinin belirlenmesinde ALLAH'a itimadınız tam olsun. Zaten iman da bu değil midir?
150. Sadece insanî değil tabiî çevrenize de ihtimam gösteriniz. Biliniz ki tabiatla aynı dine mensupsunuz. Onlar şuursuz din kardeşlerinizdir. Bir ağacı keserek kıyamına, gereksiz yere zararsız bir hayvanı telef ederek rükuuna, bir bardak suyu israf ederek secdesine engel olmayınız. Doğal çevre ALLAH'ın size emanetidir, ona ihanet emeyiniz.
151. Dünyadaki tüm rezervler gerçek bir "rızık"tır. Rızkınızı kesbetmek helal, israf etmek haramdır. Irmak kıyısında abdest alırken dahi suyu israf etmemeyi öğütleyen bir din olan İslam'ın bu hassasiyetinin dünyevi hikmeti, tüm nüfusu yaklaşık 80 milyon olan 1400 yıl önceki dünyada bilinemezdi. Bu hikmet günümüzde olanca çıplaklığıyla kendini göstermektedir. Öyle ki, parasını ödeyerek dahi olsa, bir İstanbullu'nun israf ettiği bir kova su, bir başka ailenin hakkına tecavüz olabilmekte, dolayısıyla israfın haramlığının hikmeti hayatımızda tecelli etmektedir.