asudebekleyis
Selamun Aleyküm...
Sitemize Hoşgeldiniz...
Saygılarımızla; Islami Forum asudebekleyis
İslami konularda her türlü bilgiyi bulabileceğiniz islami forum Yönetimi

Join the forum, it's quick and easy

asudebekleyis
Selamun Aleyküm...
Sitemize Hoşgeldiniz...
Saygılarımızla; Islami Forum asudebekleyis
İslami konularda her türlü bilgiyi bulabileceğiniz islami forum Yönetimi
asudebekleyis
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

asudebekleyis


Bağlı değilsiniz. Bağlanın ya da kayıt olun

* Maişet *

Aşağa gitmek  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

1* Maişet * Empty * Maişet * Çarş. Mayıs 27, 2009 12:44 pm

ravza

ravza

191. Ne kadar varlıklı olursanız olunuz yine de bir meslek ve zenaatiniz olsun. Hele memursanız bunu boynunuza bir borç biliniz. Ve yine biliniz ki "cici efendiler" sizi birgün yarı yolda bırakabilirler. İşte o zaman rızık korkusuna, ekmek kaygusuna düşmezsiniz.
192. Aldığınız sürece kalınız, vermeye başladığınızda terkediniz. Oraları "rızkın dar kapısı" kabul ediniz. Verdiğiniz taviz, aldığınız maaşı kat kat katlıyorsa siz zarar ediyorsunuz demektir.
193. İslami olmayan ortamlarda diken üstünde oturur gibi oturunuz. Akidenizle çatışan bir göreve ucunda hazine olsa iltifat etmeyiniz. Unutmayınız ki imanı vererek yapacağınız bir alışverişten mutlak iflas ile çıkarsınız.
194. Üzerinize aldığınız bir görevi mii'minin şanına yaraşır bir biçimde yerine getiriniz. Değil dostlarınızı düşmanlarınızı dahi kendinize gıbta ettiriniz. İşinizi ciddiye alınız. Unutmayınız ki işini ciddiye almayanı kimse ciddiye almaz.
195. Yaptığınız işin hakkını veriniz. Şahsi menfaatiniz için inancınıza laf getirmeyiniz. İzzetini ilk savunacağınız ve koruyacağınız şey nefsiniz değil dininiz olmalıdır. Töhmet makamında bulunmayınız. Bazı şeyler 'liaynihi' yasak olmamakla birlikte töhmete vesile olacağı için ligayrihi' yasak olurlar. Bazı şeyler de vardır ki eskilerin deyimiyle "şüyuu vukuundan beter"dir. Yani duyulması o şeyin gerçekleşmesinden daha kötü sonuçlara yol açar. Böylesi bir duruma düşmekten sakınınız.
196. Hayatın dağdağası altında imanınızı ezdirmeyiniz. Gündelik sorunların eline imanınızı vermeyiniz. Aksine gündelik sorunlarınızı imanınızın eline veriniz, korun üstündeki kar gibi eridiğini göreceksiniz.
197. Hayatın elemleri ve çilelerine karşı dayanıklı olunuz. Unutmayınız ki "irade/hilafet" emanetini dağlar, yerler ve gökler reddederek insan kabul etmiştir. O halde "sen değil dağlar sallansın."
198. Bir Arap kelam-ı kibarında: "Men amene bi'l-Kader/ Emine mine'l-keder: Kadere iman eden/ Kederden emin olur" denilir. Kadere iman etmek demek, tesadüfü inkar etmek demektir. Kader ölçüdür, İlahi ölçü. Bu ölçünün dışında hiçbir şey gerçekleşmez. Bu inanç düdüklü tencerenin düdüğüne benzer. İçi alev alev kaynasa da patlamaz. İşte mü'minin farkı buradadır.
199. Hayatın acıları karşısında pes etmeyiniz. İyi biliniz ki hiç bir acı sonsuz değildir. Çektiğiniz ıstıraptan kaburga kemiklerinizin erir gibi olduğunu görseniz bile Hak dostunun şu manzumede ifadesini bulan tavrını sergileyiniz:
"Kara gün kararıp kalmaz
Dayan ALLAH de ALLAH de
Hangi akşam sabah olmaz
İnan, ALLAH de ALLAH de"
200. Hayatın acılarından ders çıkarmaya bakınız. İnsanları sevinçler değil kederler eğitir. İnsanın başına gelen hadiseler birer "İlahi mesaj", birer "ayet"tir. Onları doğru okumaya çalışınız. "Allah bu olay içerisinde bana hangi mesajı iletti?" diye sorunuz kendi kendinize. Unutmayınız ki acı ilaç içmeden tatlı şifa bulunmaz.
201. Izdırap, kömürü elmas eder. Hayatta hiç sıkıntı çekmeyen insan, firavunun sünnetine tabidir. Keçe dövüldükçe sertleşir, samur kürk kamçı yedikçe güzelleşir. Başına hiçbir sıkıntı gelmeyen mü'min ALLAH'ın kendisini unuttuğundan korkmalıdır. Mü'min ve Zaman
202. Verdiğiniz sözden caymayınız, cayacağınız sözü vermeyiniz. İyi biliniz ki "el-Va'du ke'ddeyn: Vaad, borç gibidir." Vaadinden cayan, borcunu ödemeyen gibidir. Bu nifak alametidir. Zaten münafık da emin olma vasfını kaybeden insan değil midir?
203. Randevularınıza ihtimam gösteriniz. Randevuya geç gelmek, saat verilmiş bir buluşmayı ve toplantıyı geciktirmek çağın insanının tabiatı halini almıştır. Sözünde duranların zarara uğradığı bir eyleme zulüm karışmış demektir. Bu hastalığın insanlar arasında meleke halini alması sadakatin değil 'yalan'ın teşvik görmesi anlamına gelir.
204. Vakit hayattır. Zamana kıyan kendisine kıyar. Kendi vaktinizi öldürmeye bile hakkınız yokken başkasının vaktinin katili olmaya nasıl hakkınız olabilir? Vakit, ibadetlerin imamesi olan namazın şartlarından biridir. Her namaz vakti ALLAH'ın verdiği bir randevudur. Bununla Rabbimiz bize zaman şuuru kazandırmaktadır. Zaman şuuru, zamanın farkında olmak, onun değerini bilmek ve israf etmemek, onu yerli yerinde kullanmaktır. Zaman, insana verilen en kıymetli "rızık"tir. Her rızık gibi mahduttur ve hesabı sorulacaktır.
205. Saat kullanınız. Saati kolunuzda bir süs gibi değil size yaşadığınızı duyumsatan, öleceğinizi hatırlatan, her saniye kapınızı çalan bir zaman habercisi gibi kullanınız. Günlük planınızı • yaparken dakikalarla konuşunuz. Gerçekte gece ve gündüzün birbiri ardınca gelişinin, ayın geçirdiği evrelerin, yılın mevsimlerinin insana vermek istediği şuur "zaman şuuru"dur. Her gün, insana ölüp yeniden dirileceğini haber verir. Her doğan yeni ay, insana ölüp dirileceğini haber verir. Yazı ve kışı, baharı ve güzüyle her yıl insana hayatın da mevsimleri olduğunu haber verir. Bunlar zaman üzerine yazılmış kevni ayetlerdir.
206. Bir de Kur'anî ayetler var: "vel'asr: zamana yemin olsun", "velleyl: geceye yemin olsun ...", "vennehar: gündüze yemin olsun", "vedduha: kuşluğa yemin olsun ", "velfecr: fecre yemin olsun...", "veşşefak: şafağa yemin olsun...", "vessubh: sabaha yemin olsun..." Bütün bu ilahi yeminler en büyük nimetlerden biri olan zamana çekilen dikkattir. ALLAH'ın bunca dikkat çektiği şeyi önemsememek ise gafletin ta kendisidir.
207. Bir görevi yapmaya "zaman bulamadım" mazeretini ileri sürenlerin ilk dikkat edecekleri nokta zamanı israf edip etmedikleridir. İsraf edilen herşey gibi zaman da israf ediliyorsa bereketi kaldırılır. Birşeyden ki bereket kaldırılmışsa, bir saatlik işi bir günde yapar, adınızı da çalışkan koyarsınız. Aslında ziyandasınız da farkında değilsinizdir. Dahası zamanınızın bereketi alınmıştır. Biliyorsunuz her nimet "şükredildiğinde artırılır". ALLAH'ın iki ismidir "Gâbıd: daraltan" ve "Basit : genişleten". Zamanınızı da daraltır ve genişletir.
208. Zamanın hakkını veren insanların küçücük bir ömre kocaman şeyler sığdırdığım hayretle görürsünüz. Bunun sun işte burada yatmaktadır.
209. Batı medeniyeti "akşamcıdır". İnsanları gece yarısı yatırıp kuşluk vakti kaldırır. İslam medeniyeti ise "sabahçıdır", seher medeniyetidir.
210. Müslüman güneşi üzerine doğdurmaz, aksine güneşin üzerine kendisi doğar. Bilir ki "güneşi üzerine doğduranın o günü ölmüştür." Bu ölüş, zamanın bereketinin alınması anlamındadır. Gecenin koynuna kabre girer gibi girer. Gecesi güzel olanın gündüzü de güzel olacaktır. Gündüzle gece, dünya ile ahiretin 24 saat içerisindeki tecellisidir.

Sayfa başına dön  Mesaj [1 sayfadaki 1 sayfası]

Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz