Şu anda cehennemin kenarında olsanız ve oradaki zebanilerin cehennem ehline yaptıkları dayanılmaz işkenceleri gözünüzle görseniz, cayır cayır yanan ateşin uğultusunu, cehennem ehlinin çığlıklarını, kemiklerini çatırdatan inlemelerini, kahırla nefes alıp vermelerini, bir kez daha dünyaya geri dönmek isteyen pişmanlık dolu yalvarışlarını duysanız ve sonra tekrar dünyadaki yaşamınıza geri döndürülseniz acaba hayatınızda neler değişirdi? Hiç kuşku yok ki içinizi tarifsiz bir korku kaplar, bambaşka bir insan olurdunuz. Hayatınızı bütünüyle farklı düzenlerdiniz. Etrafınızdaki insanların bu gerçeği göz ardı ettikleri için büyük bir gaflet içinde olduğunu düşünür, olanca gücünüzle ahiret için çabalardınız. ALLAH'a karşı günah olabilecek herşeyden şiddetle sakınırdınız. Ahiret hayatınızı riske sokabilecek en ufak bir söz ya da davranış korkudan içinizi titretir, hemen ALLAH'a yalvara yalvara, ürpertiyle dua eder, bağışlanma dilerdiniz. Gördükleriniz, duyduklarınız bir an olsun aklınızdan çıkmazdı, kendi sonunuz için aynı ihtimali düşünmekten ALLAH'a sığınırdınız.
ALLAH'ın sevgisini kazanmak, O'nun azabından kurtulmak için malınızı, canınızı, tüm enerjinizi kullanırdınız. Üstelik bunların hepsinde ölene dek sabırlı ve kararlı olur, karşınıza bir zorluk çıksa bile bu size zorluk gibi görünmezdi. Kimse sizi yolunuzdan çeviremez, ALLAH'ın rızasından taviz verdiremezdi. Her şart ve koşulda, her durumda ahiretiniz için yapabileceğinizin en fazlasını yapardınız. İnsanların, toplumların ne yaptıkları, nasıl bir hayat tarzını benimsedikleri, hangi ideolojilerin peşinden koştukları sizi hiç mi hiç ilgilendirmezdi. Her halinizle ve her tavrınızla sadece ALLAH'ın hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdınız. ALLAH'ın emir ve yasakları konusunda son derece titiz olduğunuz gibi insanlara da bunu anlatır, her gördüğünüz kimseyi bu gerçekle uyarırdınız. En büyük hedefiniz, tek amacınız ALLAH'ın dostluğunu kazanmak olurdu ve kendinizi tamamen O'na teslim ederdiniz. "... taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki ALLAH korkusuyla yuvarlanır..." (Bakara Suresi, 74) ayetindeki benzetmeyle vurgulanan korkunun şiddeti sizin de üzerinizde tecelli ederdi.
Peki şu an cehennemi görmemiş olmanız mı sizi gereği gibi korkup sakınmaktan ve buna göre yaşamaktan alıkoyan? Oysa ALLAH cehennemin varlığını pek çok ayetinde haber vermekte, cehennemi insanlara tüm detaylarıyla tanıtıp, ondan sakındırmaktadır. Kaldı ki vakti geldiğinde cehennemi görmeyen insan kalmayacaktır. ALLAH bunu kesin olarak haber vermiştir. Ancak ondan yalnızca ALLAH'tan korkup sakınanlar kurtarılacak, diğerleri diz üstü çökmüş bir biçimde bırakılacaktır:
Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır. Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz." (Meryem Suresi, 71-72)
Ama unutmayın ki, orada diz üstü çökmüş olarak kaldıktan sonra cehennemi görmenin insana bir faydası olmaz. Çünkü orası artık geri dönüşü olmayan bir yerdir…
ALLAH'ın sevgisini kazanmak, O'nun azabından kurtulmak için malınızı, canınızı, tüm enerjinizi kullanırdınız. Üstelik bunların hepsinde ölene dek sabırlı ve kararlı olur, karşınıza bir zorluk çıksa bile bu size zorluk gibi görünmezdi. Kimse sizi yolunuzdan çeviremez, ALLAH'ın rızasından taviz verdiremezdi. Her şart ve koşulda, her durumda ahiretiniz için yapabileceğinizin en fazlasını yapardınız. İnsanların, toplumların ne yaptıkları, nasıl bir hayat tarzını benimsedikleri, hangi ideolojilerin peşinden koştukları sizi hiç mi hiç ilgilendirmezdi. Her halinizle ve her tavrınızla sadece ALLAH'ın hoşnutluğunu kazanmaya çalışırdınız. ALLAH'ın emir ve yasakları konusunda son derece titiz olduğunuz gibi insanlara da bunu anlatır, her gördüğünüz kimseyi bu gerçekle uyarırdınız. En büyük hedefiniz, tek amacınız ALLAH'ın dostluğunu kazanmak olurdu ve kendinizi tamamen O'na teslim ederdiniz. "... taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki ALLAH korkusuyla yuvarlanır..." (Bakara Suresi, 74) ayetindeki benzetmeyle vurgulanan korkunun şiddeti sizin de üzerinizde tecelli ederdi.
Peki şu an cehennemi görmemiş olmanız mı sizi gereği gibi korkup sakınmaktan ve buna göre yaşamaktan alıkoyan? Oysa ALLAH cehennemin varlığını pek çok ayetinde haber vermekte, cehennemi insanlara tüm detaylarıyla tanıtıp, ondan sakındırmaktadır. Kaldı ki vakti geldiğinde cehennemi görmeyen insan kalmayacaktır. ALLAH bunu kesin olarak haber vermiştir. Ancak ondan yalnızca ALLAH'tan korkup sakınanlar kurtarılacak, diğerleri diz üstü çökmüş bir biçimde bırakılacaktır:
Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır. Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz." (Meryem Suresi, 71-72)
Ama unutmayın ki, orada diz üstü çökmüş olarak kaldıktan sonra cehennemi görmenin insana bir faydası olmaz. Çünkü orası artık geri dönüşü olmayan bir yerdir…